Her ne kadar üzücü olsa da bu yazıya belli bir kabullenmişlikle yola çıkmak mecburiyetindeyiz. Bu da sanatın ülkemizde gelişemediği, bir yerde ve bir şekilde önünün daima kapatıldığını kabul etmekle başlıyor. Bu kıyaslamayı başka ülkelere veya başka milletlere bakarak yapıyoruz. Ve kendimize soruyoruz: Türkiye’de sanat neden gelişmiyor, asıl sebebi ne?
Bir milletin en önemli temsil unsurlarından biri sanata nasıl bir bakışla yaklaştığıdır. Daha basit bir ifadeyle, sanatın o millet için ne ifade ettiği bir milletin yapısı için en önemli çözümleme araçlarından biridir. Bir milletin varoluşsal yapısı içerisinde sanatın durduğu yer; o milletin kültürel seviyesi, sosyal becerileri ve yaratıcı üretken yönüyle alakalı bize pek çok şey söyler. Bizim toplumumuzda sanat her dönemde bu yapının farklı bir yerinde konumlandırılmıştır. Sanatın hayatın en önemli parçalarından biri olduğu çağlar da yaşamışsa da, şu anda durumun bu olmadığı aşikârdır.
Sanat, en basit sınıflandırmayla bildiğimiz ürünleri doğrultusunda bizim sosyal hayatımızın bir öğesi niteliğindedir. Halk ve sanatçı arasında belirgin bir ayırım vardır. Sanatçı daima üretir ve halkın tüketimine ürününü sunar. Halk da bu ürüne, salt tüketilecek bir şey gözüyle bakmaktan gocunmaz. Onun için bu ürün parayla satın aldığı bir deneyim, alıp evine götürdüğü bir obje veya akıllı telefonuna kaydettiği bir görüntüdür. Yani sanatla ilişkisi çoğunlukla ekonomiktir. Parasını vermek ve sosyal hayatını daha renkli bir hale getirmek için sanatı aracı olarak kullanmak ister. Sanat bir yan daldır, bir hobidir. Amaç değil, daima araçtır.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi, ülkemizde sanat bir hobi veya bir yan dal olarak görülüyor. Bu durumunun da kaçınılmaz bazı sonuçlar doğurduğunu söylemek elbette mümkün. Bunlardan ilki, sanat eğitimi almanın gerçek bir eğitim anlamak yerine geçmediği algısı. Çünkü bir eğitim ve bu eğitim sonucunda kazanılan meslek size para kazandırmalı. Ama ülkemiz koşullarında sanatın size hayatta kalmak için ihtiyacınız olan maddi kazancı sağlamama ihtimali çok yüksek. Bu sebeple sanatçı olmak bizim toplumunuzda bir iş değil, bir hobi. Sanatçı ise iş sahibi bir insan değil. Bir hayalperest… Bir sarhoş…
Bir diğer negatif etki ise sanat eğitiminin hiçbir zaman yeterli ve doğru amaca hizmet edecek düzeyde olmaması. Yukarıda sıraladığımız sebeplerden, sanat eğitimi çoğunlukla ortaya çıkacak ürünün alıcıya en kolay şekilde hitap edebilir halde olmadı için veriliyor. İzlenecek bir oyunculuk, satılacak bir heykel, söylediği şarkı tutacak ve yazdığı kitap satacak birer sanatçı olmak daima ana amaç olarak görülüyor. Ve elbette bu esnada sanatın asıl beslendiği yaratıcılık, özgünlük ve etkileyicimiz gibi nitelikler gözardı ediliyor. Bu durum da sanatçıyı ve ürününü, muhattap olduğu kitlenin yarattığı ve kontrol ettiği bir kısır döngünün içine çekiyor.Kalın sağlıcakla…
Yorum yazarak Yeni Ufuk Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Ufuk Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Ufuk Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Ufuk Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Yeni Ufuk Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Yeni Ufuk Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Yeni Ufuk Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Yeni Ufuk Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.